İstanbul’da Ev Yemeği Yiyebileceğiniz 5 Esnaf Lokantası

1-) Kanaat Lokantası -1933 -Üsküdar

Ali Özçakmak’ın yazın dondurma, kışın kağıt helva satarak biriktirdiği sermayeyle 1933’te kurduğu bu işletme İstanbullu hemen herkesin bir kez de olsa lezzetini tattığı geleneksel yemeklerin en favori adreslerinden biri. Üç kuşağın da sahiplendiği ve tam bir aile şirketi hassasiyetiyle ilgilendiği dükkanın başarı sırrı biraz da bu geleneksel tutumu. 48 yıldır aynı aşçı ve aynı tedarikçilerle işbirliği içinde olan mekan 40 çeşit sıcak yemek, 20’ye yakın zeytinyağlı, 3-4 çeşit çorba ve 10’dan fazla tatlı seçeneğiyle her gönle ve mideye girmeyi başarıyor. Spesiyalleri ise kuzu ciğer sarma, Özbek pilavı ve Elbasan tava…

 2-) Yanyalı Fehmi Efendi Lokantası -1919 -Kadıköy

Fehmi Sönmezler’in inşaatta çalıştığı yılların ardından, saray aşçılığı deneyimi olan Bolulu Hüseyin Efendi’yi baş aşçı yaparak işletmeye başladığı Fehmi Efendi Lokantası bugün birçok insanın bildiği meşhur bir mekan. Yine bir aile geleneğine şahit olduğumuz mevzu lokantayı Fehmi Sönmezler’den sonra çocukları ve onların da çocukları sırayla devralıp bugüne taşımışlar. Yemeklerin günlük hazırlandığı mekanda 10 çeşit çorba, 60-70 civarı sıcak yemek, 40 farklı zeytinyağı çeşidi, kompostolar ve yine 40’tan fazla tatlı bulunuyor. Bu kadar fazla yiyeceği günlük olarak çıkarabilen kaç yer vardır, bilinmez…

3-) Kurucu Ali Baba Kanaat Lokantası -1939 -Süleymaniye

Yine mi Kanaat Lokantası dediğinizi duyar gibiyim… O dönemlerin en yaygın kelimelerinden biri bu “Kanaat”. Özellikle lokantalar genelde bu isimle buluşmuşlar halkla. Kurucu Ali Baba yani Ali Korap da onlardan biri. Şehzadebaşı’nda kuru-pilav ve köfteyi seyyar arabasıyla satarak yaptığı birikimi Süleymaniye’deki dükkanı kiralayarak taçlandırmış. Damattan damada devri gerçekleşen bu işletmenin sırrı yine manevi bağ kurmada gizli demek yanlış olmayacaktır. Şimdilerde işletmeyi devralan Adnan Bey hala her sabah lokantayı kendi açar ve tüm işiyle bizzat kendisi alakadar olmaya devam ediyor. Lokantanın biriciği olan fasulye Erzincan yöresinden harman. Kabak tatlıları da ayrıca çok meşhur.

4-) Hünkar Lokantası -1950 -Nişantaşı

Erzurumlu ünlü bir aşçının oğlu olan Talip Ügümü, sekiz yaşındayken lokanta havasını teneffüs etmeye başlamış. Bulaşıkçılıkla giriş yaptığı sektörde dönemin pek çok ünlü lokantasında çalışarak kendini işin mutfağında -gerçek mutfağında- yetiştirmiş. 1950’de artık kendi hünerlerini sergileme fırsatı yakalamış ve Fatih’in pek çok farklı bölgesinde sırayla dükkan açmış. Nişantaşı’nda açtığı şubenin ardından mekanın esas ev sahibi Fatih’ten ayrılarak burada kendini geliştirmeye karar verdiğindeyse yıl 2000’i gösteriyormuş. Lokantanın spesiyalleri Türk mutfağının tamamı başta olmak üzere ayvalı yahni, sütlü irmik helvası ve karanfilli pilav.

5-) Selvi Restaurant -1950 -Taksim

1950 yılında dört kardeşin kurduğu bu lokanta 1960 yılına gelindiğinde şimdiki yerine taşınmış. Hala kurucusu tarafından işletilen ve bu açıdan örneğine nadir rastlanan bir mekan olan tarihi işletme bu bölgedeki ilk self servis sistemini başlatan yer olmuş aynı zamanda. İnternet üzerinden online sipariş de verilebilen lokantanın tencere yemekleri oldukça ünlü.  35 çeşit yemeğin çıktığı bu özel mekanın spesiyalleri arasında Beykoz kebabıyla Saray kebabı yer alıyor. Bir gün yolunuz ya da internetiniz Selvi Restaurant’la kesişirse bu iki lezzeti tatmadan oradan ayrılmayın derim.